COVID-19 ekonomisinde Alman KOBİ’leri örnek olacak bir mücadele verdiler. Alman KOBİ’lerinin izlediği yol diğer ülkelerdeki küçük ve orta ölçekli işletmeler için de güzel örnek vakalar içeriyor. 7 adımda COVID-19’un etkilerini bertaraf eden Alman Mittelstand’lar, yani Kobi’ler, neler yaptı detaylı olarak incelemeden önce Almanya’da Koronavirüs nasıl ilerledi ona göz atalım.
COVID-19’un Almanya’ya Etkileri
Avrupa’da COVID-19 krizi ortaya çıktığında, Almanya Mart ayının ortasından itibaren okulların ve mağazaların kapatılması gibi katı önlemler almıştı. Hükümet, nisan ayı sonunda yavaş yavaş bu önlemleri gevşetmeye başladı. Mayıs ortasına kadar, büyüklüklerine bakılmaksızın tüm dükkanlar ve mağazalar belirli koşullar yerine getirilerek yeniden açıldı. Federal ve eyalet hükümetleri Alman ekonomisini yeniden açmaya çalışsa da, dokuz haftalık kilitlenme, Alman Mittelstand’lar yani Kobi’ler de dahil olmak üzere her büyüklükteki işletme üzerinde muazzam bir etki yarattı. Alman Mittelstand’ları ülkedeki istihdamın yüzde 57,6’sını ve ulusal gelirlerin yüzde 34,4’ünü oluşturduğunu da ekleyelim.
COVID-19’un İş Dünyasına Etkileri
Kriz, Alman iş dünyasında uzun zamandır doğal görünen pek çok şeyin sorgulanmasına yol açtı. Alman ekonomisi içinde yapısal değişiklikler ve yenilikler yapma gerekliliğini de ortaya çıkardı. Bu yapısal değişiklikler arasında dijitalleşme ihtiyacı da var. McKinsey tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırma, Alman ekonomisinin dijital yapısal değişikliklerine devam etmesi ve verilen hasarın öngörülen aralıkta kalması durumunda, 2028 yılına kadar pandemi hiç meydana gelmemiş olsaydı yaşayacağı büyüme yoluna geri dönebileceğini gösteriyor.
Ankete katılan işletmelerin yarısından fazlası, nisan ayı sonu itibariyle hala tam olarak işe dönmemişti (yüzde 41’i sadece kısmen işine geri döndü ve yüzde 15’i hiç geri dönmedi). Yüzde 17’si kriz nedeniyle işletmeyi beklemeye alırken, yüzde 27’si ise işletmeyi kapatmaya gerek duymadı.
Üretimde ülke çapında bir kesinti olmasını engelleyebilen işletmeler için bile kriz, gelirlerini, karlarını ve kaynaklarını önemli ölçüde etkiledi. Ankete katılan işletmelerin yüzde 50’den fazlası, cari çeyrekte ciroda bir düşüş bekliyor ve yaklaşık yüzde 10’u düşüşün yüzde 50’yi aşmasını bekliyor.
Olumsuz etkilere rağmen, Alman Mittelstand iyimser olmaya devam ediyor: Ankete katılan işletmelerin şaşırtıcı bir şekilde yüzde 77’si geleceğe dair olumlu bir bakış açısına sahip. Alman Mittelstand kendi gücüne güveniyor ve bu sağlam bir zemine dayanıyor. Bu olumlu eğilimi ankette açıkça görüyoruz; neredeyse her dört tüketiciden biri, ekonominin iki ila üç ay içinde toparlanacağını ve ardından pandeminin patlak vermesinden önceki kadar güçlü veya daha güçlü büyüyeceğini varsayıyor.
COVID-19’a Karşı Alınan Önlemler
1. Krizi Fırsata Çevirin
Tarih, krizlerin piyasaları güçlüler lehine yeniden dağıtmaya yardımcı olduğunu gösteriyor. Yalnızca COVID-19 krizinden etkilenmeyen, aynı zamanda önemli yapısal zorluklarla karşı karşıya kalan sektörler, krizi yangınla mücadelenin ötesine geçmek için bir fırsat olarak kullanabilir ve kullanmalıdır.
2. Müşteri Etkileşimini Yeniden Düşünün
Ekonomik gelecekleri hakkında olumsuz bir bakış açısına sahip olan işletmeler, doğrudan maliyetleri düşürme ve nakit akışlarını optimize etme konusunda daha titiz olma eğilimindedir. Olumlu gelir beklentisi olan işletmelerin liderleri, müşteri etkileşimini artırma konusunda bir adım önde görünüyorlar. Bu müşteri temasındaki artış, pozitif Mittelstand işletmelerini daha olumsuz emsallerinden ayıran önemli bir ölçü.
İşletmeleri durağan durumda olan veya sanallaştırılması zor olan işletmeler, onları korumak için müşteri ilişkilerine yatırım yapmalıdır. Müşteri bağlılığını ve ilgisini göstermek için yoğun müşteri ilişkisine sahip olan Mittelstand işletmeleri, 2020 yılı için en iyi gelir görünümüne sahip olanlardır. Birçoğu, müşterilerle nasıl etkileşim kuracaklarını yeniden düşünürken eski varsayımları atıyorlar: İçki fabrikaları dezenfektanlar üretmeye başladı, otomobil üreticileri arabanın içi için yeni bir filtre geliştirmeye başladı ve moda markaları, müşterilere çevrimiçi olarak yardımcı olan stil kılavuzlarını tanıttı. Böylece müşterilerinin krizle ilgili gelişen ihtiyaçlarını anlama ve karşılama becerisinin akıllıca bir müşteri odaklı strateji olduğu kanıtlanmış oldu.
3. Dijital Uçurumun Kapatılması ve Yeni Dijital İşletmelerin Başlatılması
Her yerden ve her zaman dijital çalışmayı mümkün kılan bir altyapı, COVID-19 salgını nedeniyle akut bir gereklilik haline geldi. Fakat bu sadece başlangıç. Sosyal mesafeye duyulan ihtiyaç, robotların ve otomasyon araçlarının kullanımını artıracak. Robotlar, çalışanların evde yapamayacakları rolleri gerçekleştirmek için kademeli olarak kullanılacak ve kısa bir süre önce mümkün olmayan yüksek düzeyde bir iş sürekliliği sağlamaya yardımcı olacak.
Bu anlamda dijitalleşme, ankete katılan işletmelerin yüzde 89’u için bir öncelik olmaya devam ediyor. Ayrıca, yüzde 34’ü de kriz sırasında öneminin arttığını bildiriyor.
Bazı endüstriler diğerlerinden daha fazla dijitalleşme baskısı yaşıyor. Finans ve sigorta sektörlerindeki işletmelerin yüzde 54’ü, kimya ve ilaç sektörlerindeki işletmelerin yüzde 45’i, mevcut kriz sırasında dijitalleşmenin öncelikler listesinde yükseldiğini belirtiyor.
4. Tedarik Zinciri Riskleriyle Mücadele
Araştırmaya katılan Mittelstand’ların yüzde 73’ü tedarik zinciri sorunları olduğunu veya yaşadığını belirtiyor. Sonuç olarak, bu işletmelerin yüzde 43’ü tedarik zincirlerini değiştirmeyi vaad ediyor veya planlıyor. IT, telekomünikasyon, finans ve sigortacılık sektörlerinin ise yüzde 70’ten fazlası tedarik zincirlerinin yapısını yeniden değerlendirmeye hazır.
Önümüzde Almanya’da ve Avrupa’da tedarik ağında ve yerel talepte büyük bir değişim var. İşletmelerin tedarikçileri yakınlaştırmasıyla birlikte, hem tedarik zincirlerinin hem de işletmelerin küresel kesintilere karşı savunmasızlığını azaltmak için birkaç temel yetkinlik Avrupa’ya geri getirilebilir.
5. Esnek Çalışma Modelleri Geliştirin
ABD merkezli bir teknoloji kuruluşu, çalışanlarının isterlerse sonsuza kadar evden çalışabileceklerini pandeminin ilk zamanlarında duyurmuştu.
Araştırmaya katılan işletme liderlerin yüzde 88’i, kriz öncesinde işletmelerinde zorunlu yüz yüze çalışma gereksinimleri olduğunu bildirdi. Çalışanlar için yerinde çalışma, birçok işletme türü için – fabrikalar gibi – “masa başı işler” merkezli operasyonlar büyük bir değişiklik yaşayabilir. Artan esneklik, “işe gitmenin” ne anlama geldiğine ilişkin görüşü değiştirdi ve bu değişiklikle birlikte yeni beklentiler de geldi. Ankete katılan tüm işletmelerin yüzde 81’i, pandemiden sonra bile uyguladıkları esnek çalışma modellerini sürdürmek istiyor.
Yine de zorluk, işletmelerin performansla ilgili kontrol hakkında nasıl düşündüklerini başarılı bir şekilde inceleme becerilerinde yatacak. Birçok yönetici, çalışanlarının varlığını ve eylemlerini doğrudan kontrol etme becerisini kaybederlerse verimlilik kaybı yaşayacağından korkuyor. Ancak uzaktan çalışma bize, iş düzenlerindeki bir değişiklik durumunda üretkenliğin zarar görmesi gerekmediğini öğretiyor. Tam zamanlı uzaktan çalışma, herkese uyan tek çözüm olmayabilir, ancak esneklik – işe gidip gelmenin yükünü hafifletmek – bir kazan-kazan olabilir.
6. Yeni Rekabet Ekosistemlerine Katılın
Dijital platformların gelişiyle birlikte, işletmelerin rekabetin doğası konusundaki anlayışlarında bir değişiklik geliyor. Her türden ve belirli bir sektörün tüm bölümlerindeki oyuncunun görüşlerini bir araya getirdiği ve derin müşteri anlayışını ve ilişkilerini birleştirdiği, sektöre özgü ağlar ve son derece tamamlayıcı değer zincirleri kurarak gerçek katma değer yaratmak için daha işbirlikçi ekosistemlere doğru ilerliyoruz.
Bir süredir, büyük perakende ve teknoloji devleri uzak pazarlara girmek için dijital uzmanlıklarını kullanıyorlar ve bunu yaparken, örneğin satış sonrası ve imalat endüstrisindeki hizmetler gibi ,çeşitli B2B endüstrileri için bir tehdit haline geldiler.
Aslında, ankete katılanların yüzde 81’i yeni veya mevcut bir ekosisteme katılmanın kendileri için son derece yararlı olacağına katılıyor ve yüzde 51’inin bunu yapması bekleniyor. Alman Mittelstand’ları, ekosistemlere katılmanın üç önemli özel avantajı olduğunu vurguluyor;
- ortaklıklar yoluyla yeni bir değere ulaşmak
- uluslararası kolektif bir ekosistem olarak Alman Mittelstand’ın rekabet gücünü artırmak
- müşteri deneyimini önemli ölçüde iyileştirmek
7. Maliyetleri Optimize Etmenin Ötesinde Konsolide Etmek
İşletme liderlerinin yüzde 60’ı ya rakiplerini satın almaya/devralmaya başladı ya da bunu planlıyorlar. Genel olarak, yaklaşık dört işletmeden biri halihazırda stratejik ittifaklar, birleşmeler, işbirlikleri, kritik fikri mülkiyetin satın alınması gibi konsolidasyon önlemleriyle uğraşıyor. Bu işletmeler 2. çeyrekte en olumlu gelir beklentisine sahip işletmeler arasında.
Araştırmalar, bir işletmenin büyümesinin yüzde 80’inin rekabet ettiği endüstri segmentlerindeki pazar büyümesinden ve yüzde 20’sinin birleşme ve devralmalardan elde edilen gelirden kaynaklandığını gösteriyor.
Benzer şekilde, birleşme ve satın almalar, dijitalleşmede geride kalan işletmeler için arayı kapatmanın bir yolu olabilir.
Yine, eylem ve pozitif ciro beklentileri arasında bir bağlantı görülüyor. İkinci çeyrekte pozitif gelir beklentisine sahip işletmelerin yaklaşık yüzde 50’si konsolidasyona doğru harekete geçmeyi planlarken, diğerlerinin üçte birinden daha azı bunu yapmayı planlıyor. Gelir düşüşü beklenen işletmeler, bu konuların kendileriyle alakalı olmadığını belirtme eğiliminde.
Sonsöz
McKinsey Almanya’da Mittelstand’la gerçekleştirdiği araştırmanın sonucunu bu 7 başlıkta toplarken, COVID-19 etkileriyle başetmeye çalışan şirketlere de 3 soruluk tavsiyede bulunuyor;
- Bu “yavaşlamayı” modellerimizi uyarlamak ve işimizi yenilemek için bir fırsat olarak mı kullanıyoruz, yoksa sadece yavaşlıyor muyuz?
- Müşterilerimizle ilişkilerimize, özellikle dijital ilişkimize yapılan yatırımı artırıyor muyuz yoksa onlardan “sosyal olarak uzaklaşıyor” muyuz?
- Ayağımızı “konsolidasyon pedalından” mı kaldırdık yoksa bu anı stratejik birleşmeler, ittifaklar ve satın almalar için planlarımızı hızlandırmak için mi kullanıyoruz?
Almanya’daki KOBİ’lerin pandemiyle baş etme yöntemlerinin bize yol gösterici olması dileğiyle…
Korononavirüs sürecinden lüks giyim markalarının nasıl etkilendikleriyle ilgili yazıya buradan ulaşabilirsiniz.