10 Nöromarketing Örneği

Nöromarketing çok yeni bir yöntem olmasa da, beyinle ilgili bilgimizin sınırlı olması ve pahalı bir yöntem olması nedeniyle yavaş gelişen bir alan.

Pazarlama çalışmalarına örnek olması ve nöromarketing çalışmalarına da ışık tutması amacıyla 10 nöromarketing örneği derledim. Bu örneklerin sonuçlarını pazarlama uygulamarımızı yaparken göz önünde bulundurarak hedeflere daha kolay ulaşabiliriz.

İşte 10 nöromarketing örneği;

1. Basit Yazı Tipleri Harekete Geçirir

Sade her zaman iyidir diyenleri haklı çıkaran bir çalışma yapıldı. Michigan Üniversitesi’nden Hyunjin Song ve Norbert Schwarz tarafından yapılan deneyler, tüketicilerin basit/sade yazı tiplerinden, karmaşık olanlara kıyasla daha fazla etkilenebileceğini gösteriyor. Karışık yazı fontlarının okunmasının zor olması, tüketicilerin algılamasını zorlaştırabileceğini gösteriyor. Bu yüzden de sade, okuması kolay yazı fontlarının tüketicileri harekete geçirmede daha iyi sonuçlar verebileceğini belirtiyorlar.

“Bir müşteriyi bir tür görevi yapmaya ikna etmeniz gerekiyorsa, bu görevi basit ve okunması kolay bir yazı tipinde tanımlamanız gerekir.”

Roger Dooley

Bu öneri formlar da dahil olmak üzere web sitesi ile ilgili tüm içerikleri kapsıyor. Form doldurma talimatları, okunması kolay bir yazı tipinde olmalı ve mümkün olduğunca basitleştirilmeli. Bir şey yapmak ne kadar zor olursa, insanlar o kadar ayak sürürler ve harekete geçme olasılıkları azalır.

2. Karmaşık Yazı Tipleri Hafızada Kalmak İçin Daha İyi

Basitleştiriliş ve okunması kolay fontlar tüketicilerin talimatları yerine getirmesine ve harekete geçmesine yardımcı olabilirken, hafızamızı karmaşık fontlar zorluyor.

Karmaşık yazı tiplerini kullanırken dikkatli olmakta fayda var! Müşterilerin hafızasını markanızla doldurmak istiyorsunuz ama maalesef bunun çaresi karmaşık fontlar değil. Karmaşık yazı stilleri okunması zor olduğu için müşterilerin dikkatini çabuk kaybetmenize de neden olurlar. Bu nedenle sadece önemli bilgiler için karmaşık fontları kullanmakta fayda var. Böylece yazılar arasında bir farklılık da yaratarak müşterilerinizin ilgisini canlı tutacak, görsel olarak ilgi çekerek mesajınızın okunmasını sağlayacak ve hafızalarında daha fazla yer etmesini sağlayacaksınız.

3. Dikkat Çekmek İçin Gözler

Bir insan ya da hayvan görüntüsü kullanıyorsanız gözlerine dikkat edin.

Yapılan çalışmalarda insanların doğrudan yüzlere odaklandığı ve gözleri takip ettiği tespit edildi. Eğer görselinizin gözleri doğrudan tüketiciye bakıyorsa tüketiciler sadece yüze odaklanıyorlar ve marka veya ürünler ilgili detayları atlayabiliyorlar.

Kullandığınız görselin gözleri tam olarak vurgulamak istediğiniz noktaya bakarsa çalışmanız daha iyi sonuç getirecektir.

Gelmiş geçmiş en iyi seçim kampanyalarından birisi olarak kabul edilen Barrack Obama’nın bağış sayfasında A/B testi gerçekleştirildi. 2 ayrı görsel kullanıldı, ilkinde Obama doğrudan bağışçıya bakıyordu, ikincisinde ise aşağıda olduğu gibi formun ilk sorusuna. Yapılan testin sonucunda Obama’nın formun ilk sorusuna baktığı görselle karşılaşan bağışçıların işlemi tamamlama yüzdesinin daha yüksek olduğu görüldü. Yani, yapılan A/B testi de nöromarketing çalışmalarının sonuçlarını destekleyici nitelikte. Gözlere dikkat!

10 Nöromarketing Örneği
Obama, bağış topladığı web sitesi görselinde formun ilk sorusuna bakıyor.

4. Müşteri Güvenini Kazanmak

Müşterilerinizin size gerçekten güvenmesini istiyorsanız, kendilerini güvende hissetmelerini sağlamalısınız. Brainfluence kitabından müşterilerinize nasıl güven sağlayabileceğiniz konusunda bazı hızlı ipuçları:

  • Birkaç kısıtlama yaparak, deneme ürünü/hizmeti sunun
  • Uzun formlar veya uzun bir tarama süreci olmadan devam edebilmelerini sağlayın
  • Müşterinize gizlilik sözleşmesi imzalamadan bilgilerinin güvenliği hakkında bilgi sağlayın

5. Gülümsemenin Gücü

Sitenizdeki görselleri tekrar gözden geçirmekte fayda var. Ciddi görünen görsellerinizi tekrar değerlendirmek isteyebilirsiniz. Gülümseyen bir yüz gibi müşterilerin modunu yükselten görseller kullanmak satın alma olasılığını artırıyor.

6. Az, Daha Çok

10 nöromarketing örneği arasında aslında bildiğimiz ama emin olamadığımız bir kavram var. Evet, az daha çok anlamına geliyor.

Daha az seçenek müşterinin satın alma ihtimalini güçlendiriyor. Colombia Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma da bunu destekleyici nitelikte. Çok fazla seçenek olması ilk etapta müşterileri rafa daha yüksek oranda çekiyor olsa da potansiyel müşteriler için caydırıcı olabiliyor. Az sayıda seçeneği bulunan müşterinin satın alma oranı, çok seçeneği olana göre daha yüksek.

7. Tükenmek Üzere!

Nöropazarlamanın ilginç sonuçlarından birisi de, insanların gerçekten kaybetmek istemedikleridir. İnsanlar ne kaybedebilecekleri konusunda, neler kazanabilecekleri kadar endişelidir. Bu nedenle “bitmeden önce satın al” stratejileri oldukça etkili, işe yarayan bir strateji olarak karşımıza çıkıyor.

Markalar “tükenmek üzere”, “son 2 ürün” gibi ifadeleri oldukça kullanıyorlar. Nöromarketing çalışmalarının sonuçlarına göre de bu taktik insanlar kaybetmek istemedikleri için işe yarıyor.

Tüketiciler bir fırsatı kaçırıldıklarını hissetmekten nefret ederler, bu yüzden kaybetmeye hazır olup olmadıklarını vurgulayabilirsiniz.

8. Anchoring Effect – Demir Atma Etkisi

Müşterinizin aldığı ilk bilgi çok önemlidir. Sonraki kararların temeli olabilir ve satın alma davranışlarının tonunu belirleyebilir. Sinirbilimciler aklın işleyişinde ve kararlara nasıl ulaştığında bir kusur keşfettiler. Bireyler olarak, bir şeyin değerini nadiren içsel değerine göre değerlendirebiliriz, bunun yerine çevredeki seçeneklerle karşılaştırırız.

Bu nedenle nöropazarlamanın değerli bir uygulaması bu “demir atma etkisi”nden yararlanır. Örneğin, benzer şekilde fiyatlandırılan iki otel odasına bakıyorsanız, ancak birisi sabahları ücretsiz kahve seçeneği sunuyor. Hangisini seçersiniz diye saçma bir soru sormayacağım, tabi ki ücretsiz kahve sunan oteli seçeriz. Sunulan odaların kalitesini veya ayrıntılı özelliklerini keşfetmek yerine kahvenin demir atma etkisine tutuluruz.

Reklamverenler genellikle paketleri veya fırsatları birbirleriyle karşılaştırırken bundan yararlanır. Bu şekilde, genellikle kendimizi sözleşmelere veya bir yıl boyunca taahhütte bulunurken bulabiliriz.

9. Daha Hızlı!

Bir ürünün güvenli olmasını vurgulamanın müşterileri kazanacağını düşünseniz bile, bunun yerine ürünün hızlı ve verimli olduğu mesajını iletmek isteyebilirsiniz.

Şirketler genellikle bir emniyet ve güvenlik hissini artırmaya çalışırken, müşteriler hız ve verimlilik peşinde olabilir. PayPal bunu “kolaylık” vaadinin beyni “güvenlikten” daha fazla harekete geçirdiğini tespit eden bir çalışma yaparak keşfetti. Hızlı ödeme sistemlerini geliştirdi ve daha fazla müşteri kazandı.

10. Oyunlaştırmanın Mutluluk Veren Etkisi

Video oyunu tasarımı bile, ürün tasarımı sürecindeki gibi psikolojik ilkeleri kullanmaya, özellikle ilgi çekici oyunlar yapmak ve insanları oynamaya devam etmek için ödül ve cezalandırma kullanmaya başladı. Oyun tarafından sunulan ödülü artırarak, beyindeki dopamin (bir nörotransmitter) seviyelerini de artırabilir. Bu nörotransmitter, zevki artırarak oynamaya devam etme bağını artırır.

Oyun tasarımcıları, oyun tasarımına yardımcı olmak için psikologları bile işe alıyor ve psikolojik prensipleri doğrudan oyun mekaniğine yerleştiriyorlar.

Siz de müşterilerinizi markanıza bağımlı yapmak ve ürüne geri dönmesini sağlamak için zevkli bir deneyim yaratabilirsiniz. Bu deneyimi yaratırken de oyunlaştırma uygulamalarını düşünebilirsiniz.

Yazı tipinden güvenilirlik mi hız mı sorusuna, daha az seçenekten, demir atma etkisine 10 nöromarketing örneğinden bahsettik. Her geçen gün nöromarketing çalışmalarına onlarcası, yüzlercesi belki de binlercesi ekleniyor. Kendimiz bizzat nöromarketing çalışmaları yürütemiyor olsak bile bu çalışmaların sonuçlarından yararlanabiliriz.

Yazımın faydalı olması dileğiyle…

Twitter

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.